BLOG
Şeker Hastaları Gerçekten Daha Uzun Yaşıyor mu?

Toplumda yer etmiş pek çok yanlış kanı var. Bunlardan birisi de şeker hastalarının daha uzun yaşadığı şeklindeki inanış. Ne var ki, bilim dünyası bu inanışın doğru olmadığını gösterdi. Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism isimli tıp dergisinde yayımlanan araştırmanın sonuçları, özellikle beraberinde yüksek tansiyon problemi de olan şeker hastalarının ölüm oranının daha yüksek olduğunu ortaya koydu.

2002 ile 2009 yılları arasında takip edilen 155 bin 971 hastanın incelendiği bir çalışmada, metabolik sendrom (kilo fazlalığı, tansiyon, şeker ve kolesterol yüksekliği) tanısı almış olan hastalara ait ölüm riskinin, bu sıkıntıları yaşamayan bireylere göre 1,6 kat fazla olduğu ortaya kondu. Çalışmada ayrıca şeker hastalığının bu oranı artıran en önemli faktörlerden birisi olduğu vurgulanarak, bu oranın diğer tüm nedenlere bağlı ölüm riskinden çok daha fazla olduğuna da işaret edildi.

Araştırmanın sonuçlarına göre özellikle şeker hastalığı ve yüksek tansiyon birlikteliği ölüm oranlarını belirgin bir şekilde artırıyor. Çalışma sonuçlarını yorumlayan ekip lideri Dr. Jung Rhee ise metabolik sendromu, özellikle de, şeker hastalığı ile yüksek tansiyon problemlerini bir arada yaşamakta olan genç bireylerin bu riskin farkında olmaları gerektiğini ifade etti.

Konu ile alakalı bir diğer önemli çalışma ise “Fremantle Diabetes Study”.

Amerikan Diyabet Derneği’nin 2015 yılı bilimsel oturumlarında sunulan ve Avustralya’da yapılan araştırmanın sonuçlarına göre diyabet hastalarında daha erken yaşlarda kalp yetmezliği ortaya çıkıyor ve bu hastalarda kalp yetmezliğine bağlı ölüm de çok daha erken dönemlerde görülüyor. Diyabet hastası olan ve olmayan bireylerin karşılaştırıldığı çalışmanın sonuçlarına göre diyabet hastası olan bireylerde kalp yetmezliği riski olmayanlara göre yaklaşık 2 kat daha fazla.

Diyabet hastalarında kalp yetmezliği riski normal popülasyona göre yaklaşık 4 kat daha fazla. Ortalama 12 yıl takip edilen 1296 diyabet hastasına ait verilerin analiz edildiği çalışmanın sonuçlarına göre hastaların %8,6’sının çalışma öncesinde kalp yetmezliği nedeniyle hastaneye yatırılarak tedavi edildiği vurgulanmış. Diyabet hastası olmayan 5159 kişiden oluşan kontrol grubunda ise bu oran %3 olarak tespit edilmiş.

Diyabetli hastalarda daha önce kalp sorunu olmadığı bilinen 1185 bireyin takip edilen süre zarfında %31,8’inde kalp yetmezliği geliştiği ve bu oranın kontrol grubuna kıyasla 2 kattan daha fazla olduğu belirtilmiş. Kalp yetmezliği gelişiminde en belirleyici faktör olarak da böbreklerdeki süzme kapasitesindeki azalma olarak ifade edilmiş.

Bu sonuçlara dayanarak diyabet hastası olan bireylerin olmayanlara kıyasla 4-5 yıl önce kalp yetmezliği ile tanıştıkları ve ortalama 4 yıl daha erken dönemde yaşamlarını kaybettiği vurgulanan çalışmada diyabet hastalarını takip eden hekimler kalp fonksiyonlarını da düzenli olarak gözden geçirmeleri gerektiği vurgulanmış. Nefes darlığının egzersiz yapmamaktan veya kilo problemlerinden kaynaklanmayabileceğinin altının çizildiği araştırmada, diyabet hastalarının %30’una yakınında kalp yetmezliği geliştiği ve bu açıdan çok titiz bir şekilde değerlendirilmeleri gerektiği de ifade edilmiş

METABOLİK CERRAHİ VAKFI

Vakfımızın en temel amaçlarından birisi Metabolik Cerrahi ve Obezite Cerrahisi arasındaki konfüzyonu gidermektir. Gerek halk, gerekse hekimler arasında var olan bu konfüzyon bazı cerrahi camialarında bazı talihsiz “bu ameliyat da şekeri düzeltir” ifadeleri ile yerini bulmaktadır.

Vakfımız aşağıda yer alan bilgiler doğrultusunda obezite ameliyatlarına ait uzun dönem sonuçların, komplikasyon oranlarının ve ilave tedavi gereksinimlerinin halkın da anlayabileceği bir dille ifade bulmasını görev kabul etmiştir.

Olası tedavilerin tüm detayları ile daha iyi anlaşılması hem sonuçların optimizasyonunu sağlayacak, hem de hasta – hekim- tedavi uyumunu güçlendirecektir.